Hüseyin Kerim Ece

 

Allah'tan bir selam sözü 01.08.2025


Kur’an, cennetliklere Allah’tan bir selâm sözü olacağını haber veriyor. Bu selâm sözünden kasdın ne olduğu, bunun cennetliklere nasıl ulaşacağı konusunda farklı yorumlar var.

Allah (cc) cenneti hak eden kullarını kendi katından ödüllerin en muhteşemi olmak üzere bizzat kendisi “selâmün aleyküm-size selâm olsun” diye mi iltifat edecek yoksa, bir çok âyette geçtiği gibi bundaki kasıt meleklerin onlara verecekleri selâm mı, onları selâm sözüyle, mutluluk müjdeleriyle karşılamaları mı?

Yâsîn Sûresi bunu şöyle haber veriyor:

Elbet cennet ehli O Gün, keyif veren bir meşguliyet içinde olacak.

onlar ve eşleri (bu huzurun) gölgesi altında mükemmel yataklar üzerinde uzanacaklar.

orada her türlü refaha sahip olacaklar ve arzuladıkları her şey onlara sunulacak.

Bu Rahman olan Rabbin sözüyle gelen bir ‘selâm’dır.” (Yâsin 36/55-58)

Cennetlikler, cehennemi hak edenlerin aksine nimetlere kavuşacaklar. Asla rahatsızlık vermeyen, eşsiz haz ve keyif veren tatlı meşguliyetler içinde olacaklar. Yani onlar orada sefa sürmekle meşgul olacaklar. Usanç ve can sıkıntısına sebep olan hiç bir şeyle karşılaşmayacaklar. (Fâtır 35/35) 57. âyette geçen ‘fekihûn’ kelimesi, cennetteki sevinç, sürûr, neşe manasıyla refahın ve huzurun en üst seviyesini, kemal noktasını ifade eder.

Kur’an'ın cennet tanımlamalarında zıll (gölge) terimi ve çoğul biçimi olan ‘zilâl’, çoğunlukla ‘mutluluk’un mecazî karşılığı olarak kullanılır. Nisa 57. âyette geçtiği gibi.

Âyetler, cennetliklere haz verecek, refah sağlıyacak her türlü nimetlerin sunulacağını haber veriyorlar. Ancak bu nimetlerin ötesinde cennetliklere Allah’ın rızasının müjdesinin verilmiş olması daha da önemlidir. Bu müjdeyi “Rabbin sözüyle gelen bir ‘selâm’dır bu” ifadesinden anlamak mümkün. “Allah’ın selâm sözü” Cennette doğrudan veya melekler aracılığıyla cennetliklere ulaştıracak (Allahu a’lem).

Allah’tan cennetlik kullara selâm... Bu, şüphesiz büyük bir ödüldür.

Müthiş bir şey bu. Anlatılması bile heyecan verici.

Kaldı ki cennetliklerin görevli melekler tarafından selâmla karşılanmaları, tebrik edilmeleri, oradaki makamlarına buyur edilmeleri bile başlı başına büyük bir müjdedir.

Ya bu selâm, bu teşrifat, bu karşılama Cenneti hak edenlere Allah’tan gelirse...

Kişi çok sevdiği veya değer verdiği birinden haber veya telefon alsa, o kişi kapısını çalsa heyecenlenmez mı, sevinmez mi?

Bir de Allah’tan cennetlik kullara gelecek selâmın vereceği heyecanı, sevinci, etkiyi düşünelim... Hesap edilemez, boyutları bilinemez.

“Bir peygamber ile aynı çağda yaşasaydık. Zamanın peygamberi bize gelse ve gözleri parlayarak deseydi ki:

-Allah’ın sana selâmı var.

O anda ne hissederdik?

Nutkumuz tutulmaz mıydı?

Sevinçten başımız dönmez miydi?

Kalbimiz bir kuş gibi çırpınmaz mıydı?
Sevinç gözyaşları göz pınarlarımızdan süzülmez miydi?

Kendimizi gayr-i ihtiyâri şükür secdesine kapanmaz m ıydık?

İşte es-Selâm olan Allah’ın Âhirette böyle bir tecellisi olacak.

Bu âyetle ilgili çeşitli açıklamalar ve yorumlar yapılmış. Ancak burada önemli olan konu, Allah’ın cennettliklere sunacağı nimetlerin güzelliği, mükemmelliği ve sonsuzluğuna vurgu yapılmış olması. Bunun yanında Allah’tan selâm sözüyle, O’nun ebedi hoşnutluğuna işaret edilmesi. Şüphesiz ki bu maddi nimetlerin ötesinde, Allah’tan gelen lütufların, bağışların en büyüğüdür.

İbni Abbas’a göre Allah (cc) cennetliklere selâm verecek. Nitekim İbni Mâce’de geçen bir hadise göre Cennet ehli nimetl içerisinde bulundukları bir sırada Allah onlara; “Ey cennet ehli selâmün aleyküm” diyecek. İşte bu “Rahman olan Rabden bir selâmdır” âyetini anlatır.”1

Allah’ı onlara selâm vermesi demek; selâmetin bütün yönlerden onlara ulaşması, onların ‘tahiyye’ye (dirilik selâmına) kavuşmaları demektir. Öyleki bu tahiyye’den, bu selâmlamadan daha üstünü ve bu nimetin bir benzeri yoktur.

Her şeyin sahibi Allah’tan ebedîlik yurdunun sakinlerine gelebilecek tahiyye’yi (selâmı) düşünebiliyor musunuz? Ki orada olanlara Allah (cc) rıdvanını (rızasını) bahşedecek, onlara ebediyyen kızmayacak ve dilerse onlar orada bir daha ölmeyecekler. Kalplerindeki bu sürûr ve sevinç asla yok olmayacak.2

Bir âyette şöyle buyuruyor:

İhsan sahiplerine (iyilere) daha güzeli ve daha da fazlası varır. Yüzlerine ne bir toz bulaşır, ne de horluk kaplar. Onlar cennetliklerdir. Onlar orada ebedi kalıcıdırlar.” (Yûnûs 10/26).

Bazı sahabelere göre cennetliklere ihsan edilecek ‘daha da fazlası’, Allah’ın cemaline bakmalarıdır.3

Suhayb (ra) Rasûlüllah’ın şöyle buyurduğunu rivâyet ediyor: “Cennetlikler Cennete girdikten sonra Allah (s.t.) şöyle buyuracak: “Size daha fazlasını vermemi istediğiniz bir şey var mı? “ Onlar: “Yüzlerimizi ağartmadın mı, bizi Cennete koymadın mı, cehennem ateşinden korumadın mı?” Bunun üzerine Allah (s.t.) hicabı açacak. Onlara Azîz ve Celîl olan Rablerine bakmaktan daha çok sevdikleri bir şey verilmiş olmayacaktır. Sonra da “İhsanda bulunanlara daha güzeli ve daha da fazlası var” âyetini okudu”.4

İlk devir müfessirlerinden Mukatil b. Süleyman bu âyeti şöyle açıklıyoır: Yani, melekler Cennetin bütün kapılarından cennetliklerin yanına gelir ve şöyle derler: “Ey Cennet ehli, Rahim olan Rabbinizden size selâm var.”5

“Selâmün kavlen” şeklinde iki durum söz konusudur: Bazı Kûfeli nahivcilere göre bu bir önceki âyetteki ‘ma yeddeûne-istedikleri her şey’in haberidir. O zaman kelâmın anlamı: “istedikleri her şey katışıksız bir şekilde onlarındır”, “istedikleri her şey verilecektir, bu teminat altındadır”. İkinci durum ise; methetmedir. Yani “Allah’tan onlara bir selâm sözü vardır” demektir.6

Bu âyetle ilgili İbni Abbas’tan gelen bir başka yorum şöyle: Şüphesiz Allah (cc) cennetliklere selâm verecek. Bu da Allah’ın şu sözünde açıklandığı gibidir: “Tahiyyetühüm fihâ selâm-Onların oradaki tahiyyeleri selâmdır” (Yûnûs 10/10. İbrahim 14/23. Ahzab 33/44)7

Cennetlikler kendilerine sunulan nimetlerle mutlu olacaklar. Eşleri de kendileriyle birlikte olacak. Eşleriyle beraber gölgeler altında bahçelere konulmuş divanlara/koltuklara yaslanacaklar. Önlerinde canlarının istediği her şeyi hazır bulacaklar. Bundanlardan daha üstün olarak da Rahim olan Rab onlara sözle (fiilen) selâm verecek. Yahut bu durum onlara Allah’ın dünyada iken söz verdiği bir esenliktir.8

Âyette geçen ‘erike’; haclede, yani gelin odasında döşenen süslü koltuktur. Ve onlara istedikleri her şey var, davayı kazandılar, yani selâm da var Rahîm olan Rab’dan... Sonunda mü’minleri rahmetiyle murada erdiren ve ortağı benzeri olmayan bir Rabden doğrudan doğruya söylenen bir selâm...”9

Cennetlikler yüksek makamlarda tahiyye ve selâmla karşılanacaklar.

İşte onlara, sabretmelerine karşılık cennetin en yüksek makamı verilecek, orada tahiyye (dirilik temennisi) ve selâmla karşılanacaklardır.” (Furkan 25/75)

Tahiyye, uzun ömür, ya da nimetin sürekliliğini istemek, selâm ise selâmet duasıdır. Melekler, cennetliklere Allah’ın kendilerine ikram ettiği bu nimetin devamlılığını dileyecekler ve onlara selâm verecekler. Ya da bazı cennetlikler birbirlerine selâm verecekler, birbirlerine her türlü afetten uzak selâmetle birlikte elde ettikleri bu nimette ebediyyen kalmalarını isteyecekler.10

İbni Kesir’e göre selâm onların hakkıdır. Melekler Cennetin kapısından onların yanına girer ve onlara selâm verirler.11

Orada onların nidâları: “Muhteşemsin (Sübhânsın) ey Allahım!” olur. Orada onların tahiyyeleri selâmdır. Onların nidâlarının sonu ‘hamd alemlerin Rabbi Allah’a aittir.” (Yûnûs 10/10)

Cennetlikler gerek Allah yolunda, gereke İslâmı hayata hakim kılmada, gerekse ibadetlerin icrasında her türlü zorluklara göğüs gerenler cennet köşkleriyle ödüllendirilecek. Oraya esenlik, dirlik temennisi, eşsiz bir mutluluk tebriği ile buyur edilecekler.

Dahası ‘sana selâm olsun” diye etkileyici, heyecanlandırıcı, muhteşem bir iltifata muhatap olacaklar.

Burada yukarıdaki soruyu yeniden soralım: Acaba onların ödüllendirileceği ‘tahiyye ve selâm’, başka âyetlerde işaret edildiği gibi ‘selâm’ ile karşılanma iltifatı (Meryem 19/62. Vâkıa 56/26. Kaf 50/34. Hıcr 15/46) meleklerden mi, yoksa Allah’tan mı gelecek?

Şüphesiz bunu Allah (cc) daha iyi bilir.

Pek çok âyette geçtiği gibi ‘ashâbu’l-yemîn’ de dahil cennetlikleri meleklerin selâmla karşılamaları veya selâm vermeleri, tebrik etmeleri, onlara ‘huzur ve mutluluk içinde cennete yerleşin” demeleri mümkün.

Ancak Yâsîn 58. âyette geçtiği gibi, bu selâm ve iltifat Allah’tan bizzat veya dolaylı olarak cennetliklere ikram edilirse; şüphesiz bunun anlatmaya kelimeler yetmez.

Böyle bir ikram müjdesi mü’minleri heyecanlandırır, yüreklerini ayağa kaldırır.

Allah’ın selâmını almaya hak kazanmak... Allah’ın selâmına layık olmak...

Bu bir mü’min için nimetlerin en büyüğü, ilâhi ödüllerin en muhteşemi, ikramların en değerlisidir...

Cenneti hak etmek büyük bir ödüldür. Ancak Allah’ın selâmına layık olmak elbette daha büyük bir mükâfattır.

Unutmamak gerekir ki Cennete olan nimetler, mekanlar veya olaylar dünyadakilere benzemezler. Orada Allah’ın muttaki kullarına neler hazırladığını kimse bilemez. (Secde 32/16-17)

Bir hadiste geçtiğine göre Allah (cc) şöyle buyurdu: “Ben (Cennette) sâlih kullarıma hiç bir gözün görmediği, hiç bir kulağın işitmediği, hiç bir insanın aklına gelmeyen şeyler hazırladım.” Dileyen Secde 17. âyeti okuyabilir.” 12

Meleklerin cennetliklere verecekleri selâm veya bazı yorumculara göre Allah’ın vereceği selâm, kimbilir bambaşka bir selâm olabilir. Bizim dünyada anladığımız, birbirimize ikram ettiğimiz selâm gibi olmayabilir.

Oradaki selâm olayına bir de bu açıdan bakmak gerekir.


  • Son söz

Belli ki Allah’ın selâmını iman edip sâlih amel işleyen mü’minler hak ederler.

Kur’an’da bazı peygamberlerin adı zikredilerek “ona selâm” olsun deniliyor. Bu muhtemel ki o peygambere Allah’tan bir selâmdır ve o bunu hak etmiştir.

Aynı selâmın benzerini hak etmek için demek ki o peygamberlerin izini takip etmek, onlar gibi kulluk yapmak gerekir.

Allah’ın selâmına; ölüm kendisine gelinceye kadar ibadet edenler (Hıcr 15/99),

istikamet üzere hayatlarını sürdürenler (Hûd 11/112),

Rabbine hiç bir şeyi şirk (ortak) koşmadan kulluk edenler (Kehf 18/110),

hayatlarını Rablerine vakfedenler (En’am 6/162),

Allah’ı hesaba katarak yaşayanlar, ya da Allah’a karşı sorumluluk bilinciyle (takva şuuru ile) yaşayanlar (Âli İmran 3/101),

Allah’ın kendilerinden razı olduğu, onların da Allah’tan olduğu kullar (Beyyine 98/8) layık olurlar.

Allah’ın selâmına es-Selâm olan Allah’ın gönderdiği din olan İslâma teslim olup, selâmete kavuşanlar layık olurlar.

Öyleyse;

esselâmu ala men ittebeal-hüdâ- selâm hidayete tabi olanların üzerine olsun.” (Tâhâ 20/47)

Bütün anlamıyla, bereketiyle ve sonuçlarıyla...

Cennetteki selâmı hak etmek, Allah’ın selâmına layık olmak duasıyla...

1 İbni Mace, Mukaddime/13 no: 184. İbni Kesir, Muhtasar Tefsir, 3/167. Aynı Hadisi Heysemî, Mecmau’z-Zevâid’te Cabir b. Abdullah’tan ve râvilerinden el-Fadl B. İsa’nın ‘zayıf’ olduğu notuyla naklediyor. B. Eryarsoy, Kurtubî Tefsiri Tercümesi 14/434. Hâzin, Lübâbu’t-Te’vîl fi-Meâni’t-Tenzîl, 4/10

2 es-Sa’dî, Abdurrahman b. Nâsır. Teysîru’l-Kerimi’r-Rahmân fi-Tefsîr-i Kelâmi’l-Mennân, s: 698

3 Kurtubî, el-Câmiu li-Ahkâmi’l-Kur’an, 1/1515

4 Müslim, İman/297, 298 no: 449-450. Bir benzeri: Tirmizî; Sıfatu’l-Cenneh/16 no: 2552. Tefsir/10-1 no: 3105. Bir benzeri: İbni Mâce, Mukaddime/13 no:187

5 Tefsiru Mukâtil b. Süleyman, 3/90

6 et-Taberî , Muhammed b. Cerir. el-Câmiu’l-Beyân fi-Te’vîli’l-Kur’an, 10/455

7 İbni Kesir, Muhtasar Tefsir, 2/166

8 Ateş, Süleyman. Yüce Kur’an’ın Çağdaş Tefsiri, 7/355

9 Elmalılı, Hamdi Yazır. Tefsir (sad.) 6/422

10 Zamahşerî, el-Keşşaf, 3/289

11 İbni Kesir, Muhtasar Tefsir, 2/185 ve 642

12 Buhari, Bed’ü’l-halk/8 no: 3244, Tefsir/32 no: 4779, Tevhid/35 no: 7498. Müslim, Cennet/1-5 no: 7132-7135

e-mail
Yazarın diğer yazılarına Yazarlar bölümünde ulaşabilirsiniz.